Yeni kuşak Ankaralı için Çukurambar, Tunalı Hilmi, Park, Arjantin Caddelerinin ayrı bir yeri varken, Sakarya Caddesine yolu düşen herkes için Caddenin yıllardır değişmeyen ayrı bir tılsımı, ayrı bir albenisi vardır. Sakarya Caddesi samimiyeti, sıcaklığı, hayatın içinden yaşanmışlıkları ile size bir şeyler getirir, bir şeyleri de sizden alıp uzaklara götürür.
Sakarya caddesi gerçek bir Ankara’dır, gerçek bir Anadoludur, hüznün sesi, umudun tarlası, hayatın, hakikatin ta kendisidir. Acıların, çaresizliğin, parasızlığın, kör zamanların çığlığı, ortak kedere borcu olanların mekanıdır. Gittiğinde sende şekil, el verirsin bu caddeye sende şekillenirsin yaşayarak hayatın içinde.
Şımarıklıktan, lüx avmlerden, arabalardan sıkılıp hayata dair bir şeyler bulmak istiyorsan aradığın adresidir Sakarya. Cadde acıdır, gurbettir, açlıktır, haykırıştır, özgürlüktür, aşktır, dertler yağmurudur, okul kaçağı çocukluktur, dershanedir, üniversitelidir.
Kimi balık ekmek, döner için gelir, kimisi çıtır bir Ankara simiti ile katıksız öğün eder, keder dizer. Kimisi insanları, yalnızları, hayatı izlemeyi sever. Kimisi kırlent oyası çicekcilerin içinde bir demet çiçek için akşamı eder.
Sevinçlerin, mutlu aşkların, aşk yaralarının, kutlamaların, yalnızlıkların, terkedilişlerin, haykırışların, idealizmin hatıraları göğe doğru yazılır Sakarya caddesinin kaldırımlarında.
Sokak konserlerinin tıngırtısı yüreğine dokunur, bir yerlerden alıp başka diyarlara taşır seni. Uzakları yakın eder. Tanık olursun olanlara. Her türkü söyleyenin, çalgı çalanın bir öyküsü, bir hicranı, hasreti, sevdası, gurbeti vardır Mamak’ın çatısız kerpiç evlerinden. Müziklerin herkes de bıraktığı etkiler çok benzerdir birbirine. Namesinde yaşanmışlığını görür, müziğinde kendini bulur, duygularını, vicdanını hissedersin.
Yarını yokmuş gibi bira içenlerin, yıkık dökük kalplerin, gönül yarasını kör bıçakla kazıyanların caddesidir Sakarya Caddesi. Birahanelerde “bir yudum” acılarını unutturur seni uzaklara, pişmanlıklarına alır götürür. Dolar dolar gözlerin, ne camiyi hayal edebilirsin ne de mihrabı görebilirsin. Kaderine resimler çizersin suya çizilen yazgınla.
Polislerin kimlik kontrollerindeki insanların tavşan ürkekliği, radarlar dan kurtulmuş 3-5 koltuk altındaki kitaptır Sakarya. Kimisi eylemlere katılmaya, kimisi hiçbirisi olmasın diyerek uzaktan izlemeye gider caddeye. Var olan eylemden dayanışmadan kendine paye çıkarmaya, gizli coşkusunu tomurcuklandırmaya, göz ucuyla hırsızlama bakış atmaya gidenlerin sokağıdır Sakarya.
Dostsuzların, parasızların, evsiz, arabasızların yareni Sakarya, karanlık bir geceye, yalnızların gecesine konuk eder sizi. Yürek kuytularından geceler, tepeden tırnağa istek dolu, canlı, neşeli kahkahalı bir kadın gibidir Sakarya Caddesinde. Barlarından, meyhanelerinden tatlı sarhoşları gecenin karanlığına keşkelerle ekfar dizer, kadere kedersiz yaşayamamaya sitem eder.
Günler, aylar, yıllar geçip de tekrar geldiğinde bu sefer anıları tazelemeye gelirsin buraya. İki tek rakını, şalgamını içer, lahmacunun yer geçersin, evine, memleketine dönersin. Zaman sizi ve Sakarya Caddesini çok değiştirse de Sakaryanın duyguları pek değişmemiş içine girdiğinizde eski günlerdeymişsiniz hissini verir size.
Canlanır gözleriniz mazide ve her şey değişse de her zaman eskiye dair bir şeyler bulabiliyorsunuz burada işte. Sakarya’da değişmeyen çekilen acının, hüznün yaşanmışlıklara ev sahipliği etmesidir. Zaman bu kadar acımasızca akarken Sakarya caddesi onurunu daha da fazlasıyla yaşatmaya devam eder sarmaşık gibi sarılan kederleri , katmerleşen acıları ile.
Fukaranın, yoksulluğun, sınıf dayanışmasının göstergesidir Sakarya. Müslüm babadan bir türküyü, Çav Bella’yı birlikte söylemek gibidir. Caddeyi birlikte görmek, kısa voltalar la birlikte yürümek, bir lokma yavan ekmeği, bir yudum suyu, bir nefes sigarayı birlikte paylaşmaktır. Sarımsak kokulu elleri tutmak, tekel işçilerini hatırlamaktır Sakarya.
Bir yanım Sakarya caddesi, bir yanım yaşamak, bir yanım insanlık. Hatırladıkça “bu Caddeyi ve yerde ezilmiş kırmızı bir karanfili yerden almayı” ufaktan bir mutluluk geliyor ve yetiyor insana. İnsan gurbette bir caddeyi bu kadar sever, özler mi? Özlüyor ve seviyorsun işte.
İlk yorum yapan siz olun